Selam



Kendi kendine yetebilen bir insan olmanız, oldukça önemli. Bunun sizi yalnızlaştırması gibi bir etkisi vardır fakat var olduğunu hissetmesi için dernekten derneğe koşan, ideoloji benimseyen, bir bokun fanatiği olan insanların hallerini görünce, kendi kendine yetebilen biri olmak aslında o kadar da kötü değil.


İnsanlardan izole olabilmek, benim en sevdiğim olay. Bunu önceki senelerde de yapardım fakat katkısı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Schopenhauer yalnız olmanın boktan bir şey olabileceği ihtimalini düşündüğüm zamanlar, ortaya çıkan bir dahiydi.Kitapçıya uğradığımda yeni tatlar arıyordum (sanırsın yemek seçiyoruz ama okuma alışkanlığı böyle bir şey işte..) kitapçı (ismini vermeyeceğim, kendisi 40 yıldan daha uzun bir süredir kitapların arasında yaşayan biri) bana Arthur Schopenhauer adında birini önerdi, ilk baktığımda kitabı: Arthur Schopenhauer- Yaşam Bilgeliği Üzerine AFORİZMALAR. Hangi bölüm olduğunu hatırlamıyorum ama rastgele bir sayfasını açtım ve şunları okudum ( hiç unutmam): "İnsan sadece yalnız olabildiği sürece, bütünüyle kendisi olur. Demek ki, yalnızlığı sevmeyen özgürlüğü de sevmez; çünkü insan ancak yalnız olduğunda özgür."
İçinde bulunduğum durum ve gözüme ilk bu cümlenin çarpması..
Binlerce cümle varken bunun denk gelmesi, "holy shit" tepkisi vermeme sebep olmuştu. Kitap
222 sayfa ve o gece bitirmiştim.O kitapta okuduğum şeyler beni fazlası ile aydınlatmıştı.Kişisel gelişimimin karanlık ve acı dolu yolcuğunda bir ışık olacaktı. ( Bunu daha sonra anladım)




Schopenhauer  öyle biri ki: Size, çoğunluğunun çekineceği ve hayıflandığı yalnızlığı sevdiriyor. Geceleri odamda kendimle bütünleşebilmemin zevkini hiçbir yer de bulamadım. Eğer bu günah olsaydı, işlediğim en zevkli günah olurdu...Bazen öyle sessizleşiyor ki damarlarımda akan kanın sesini duyabileceğimi düşünüyorum. ( abartı oldu tabi)
Şimdi size birkaç gerçeği açıklayacağım ( Bu çoğunluğuna saçma veya acımasız gelir ama bu benim umrumda olan bir şey değil) : Sizin sahip olduğunuz zihne sahip olmayan biri ile asla anlaşamazsınız.
Bu nedenle futbol,siyaset ve bu gibi boktan sohbetlerde asla bulunmam, asla girmem. Bu benim kibirli biri olduğumu göstermez, doğa kanunu bu. Sabahın sekizinde  haksız verilen penaltıyı konuşan adamlarla aramda çok var evet bu kibir değil bu gerçek. Birçok örnek verebilirim ama lüzumu yok.




Genellikle ettiğim sohbet konuları: Yanımdakini düşünmeye iten bir şeydir. Tabii bu kendini filozof sanan gerizekalılar gibi değil, öyle bir şey ima etmiyorum. Zaten sohbet edecek çok arkadaşım yok, "boş olan" herkesi hayatımdan bir gece de çıkarttım, sevgilimi nedensizce terk ettim. Geri dönmek istemeleri de asla umrumda olmadı. Biriyle denemiştim ama, Schopenhauer  gibi bi dahinin haklı olduğuna şahit oldum. "Duvarla konuşuyormuş gibi hissediyorsun."



Onların anlamlı olmasını sağlayan şey yine benim onlara yüklediğim anlam. Ben izin verdiğim sürece benden bir parça bir şey alabilirler. Schopenhauer, doğaları kusurlu yaratıklardan farklı olduğu mu kanıtladı bana. Ancak: Benim zihnime benzer biriyle anlaşabileceğim gerçeğini yüzüme vurdu.Bunun "kibir" olarak düşünüleceğini biliyorum fakat bu "doğa kanunu."


Canım yazmak istedi, yazdığım şeyleri okuduğumda biraz daha yazmalıyım sanki diye düşünüyorum ama gereği yok...
Görüşürüz yine.
Have a nice day fellows.





Yorumlar