PANDORA BOX- ÖZGÜVEN






Birey, hayatını istediği zaman ve istediği yönde değiştirebilecek tüm kaynaklara içinde sahiptir.
Benliğimizi anlamlandırabilmek için ''özgüven'' kavramına ihtiyaç duyduk.
Özgüven denen kavram oldukça narin ve kırılgandı, bu nedenle onu doğru mekana sabitlemeliydik.
İnsanoğlu iradesizdi bu nedenle özgüvenini doğru yere sabitlemedi.
Özgüvenini istediği zaman düşüren, hatta özgüvenini eskisinden daha kötü hale getirebilen kişiler üzerine inşa etti.
Bireyin özgüveni daha sonra yerle bir oldu, eskisinden daha utangaç hale geldi. Kendinden eminliğin tadına varamadı.
Bunlar olurken paniğe kapıldı  ve önemli bir kavramı kendi benliğine küstürdü.
O önemli kavram : Özgüvendi.


Yazının PANDORA BOX- ÖZGÜVEN olarak isimlendirilmesinin nedeni bireylerin özgüven konusundaki tabularını yıkmak ve onlar için karanlıktaki ışık rolünü oynamaktır.
Bu yazıdan sonra her birey, özgüvenin neden yerle bir olduğunu anlayacaktır.

Öncelikle bu yazının içeriğine değinelim.
- Bu yazı zavallı kız tavlama taktiklerini içermiyor.
-Sana mükemmel olduğun söylenmeyecek, zaten mükemmel değilsin.
-Anlaşılması zor bir yazı olmayacak, saçma terimler olmayacak.
-Birkaç deneme ve araştırmadan harmanlanmış bir yazı.



Özgüven konusunda istişare ettiğiniz de genellikle görünüşünüzün iyi olması, ve karşı cinsten biri ile arkadaş olmanızı tavsiye ederler. Bunlar elbette işe yarar ama asla baki değildir.
Özgüven olduğu yerde duran bir şey değildir, bazen yüksek bazen alçak olur, özgüveni sağlamak için bunları dengelersin. Dengelemek zorundasın.
Düşük özgüven zekanın tamamını kullanmanı engellerken, özgüvenin yüksek olması da kibiri doğurur. Dengeli olduğu zamanda berrak bir zihinle yaşam sürersiniz.


Bu konuyu birlikte araştırdığım ekibim ile şunu fark ettik: Erkeklerin özgüven için genellikle baki olmayan şeylere sarıldığını gördük. Görünüş, karşı cins, onay bekleme  ve kendini başkası ile kıyaslama. Bunun sonucunda, bu kavramlar çevresinde özgüveni yerle bir olan yüzlerce erkek gördük. Özgüven dış etkenler üzerine kurulduğunda, dış etkenden gelecek bir zarar özgüveni yerle bir ediyor. Örneğin bir erkek kız tavlamak adına internetten taktikler aratıp bunu uygular, uyguladığında ise beklemediği tepki alır, afallar ve özgüveni düşer.
En etkili örnekte onay beklemek üzerine. Örneğin arkadaşlarınla bulunduğun bir ortamda espri yapıp onların yüzlerine '' acaba gülüyorlar mı ? '' diye bakarsan, ve gülmediklerini görürsen bu da özgüvenini ciddi oranda düşürür. Bu nedenle gülüp gülmemeleri umrunda olmamalı.


Bu yazıyı ekibim ile yaptığım söyleşi ile ayrıntılı hale sokmak istiyorum.

-Mert: Özgüven, hayatımızda öncelikli gördüğümüz şeyleri yapabilmemiz için bize ilham kaynağı olur. Hayattan keyif almamızı, başarıdan başarıya koşmamıza sağlayan şey. Peki özgüvenin bu denli etkileri varken nasıl oluyorda özgüvensiz birine dönüşüyorsun ?

-Mahir: Dış etkenler ? Zevklerimizin başkalarına göre şekillenmesi ?

-Mert: Kesinlikle. Özgüvenimizi kendimiz şekillendirmemiz gerekirken, başkaları şekillendiriyor.

-Muhammed: Bir örnek verecek daha olursak, bir erkek ortamdaki herkes beni sevsin diyerek karakterinden ödün verebilir.

-Kamil: Kesinlikle.  Beklediği ilgiyi alamadığında da reddedilme korkusu taşıyor.

-Mert: Bu araştırmada telkinlerin özgüven için yeterli olmadığını anladım.

-Muhammed: Özgüven için telkinlerden daha çok, kişinin kendisini tanımaya başlaması gerek.

-Mahir: Kendini tanıma aşamasında kendini sürekli övmektense eleştirmesi de gerekir.

-Kamil: Eleştiri yapıldığı sırada cümlelerin olumsuz olması gerekir mi ?

-Mert: Olumsuz eleştiri kişinin kendini kabullenebilmesinde yardımcı olabilir mi ?

-Muhammed: Bu kavramların yolu özgüven ile kesişiyor gibi.

-Mahir: Aynen öyle. Olumsuz eleştiri demek kişinin kendisini tanımaya ve gerçeklerden  kaçmadığı anlamına gelir. Bu da olduğu konumu kabullenmesine yol açar bunun sonucunda da olduğu konumdan ileriye gitmek için kendini geliştirmeye çalışacaktır.  Kendini geliştirmek içinde hobi edinebilir, ve kaybolan merak duygusunu geri getirerek ufkunu açan şeyler öğrenebilir.

-Mert: Nokta atışı yaptın. Bu tıpkı harabeye dönmüş bölgeyi tekrar canlandırmak gibi.

-Kamil: Peki biri nasıl gerçeklerden kaçmayıp olduğu kişiyi kabullenebilir ?

-Muhammed: Daha doğrusu biri kendini eleştirmeye hangi noktalarda başlar ?

-Mert: Kişi kendini sorguladıkça ve öğrendikçe eleştirmeye başlar. Bu nedenle tembellik edip bir şeyler öğrenmeyen insanlar genellikle içi boş bir özgüvene sahip olurlar, ve o özgüven kolayca yıkılabilir.

Mahir: Tembellik eden ise özgüvenini doğru yere koymayacağı için asıl özgüvenden haberi bile olmayacak.

Kamil: Özgüvenin aniden gelişen bir şey olmadığını biliyoruz. Peki nedir bunun süreçleri ? Bir insanın özgüveninin yerine  geldiğini nasıl anlayabiliriz ?

Mert: Kendini kabullenme döneminden geçtiği kesin gibi.

Muhammed: Kesinlikle.

Mahir: Kişinin kalıpları yavaş yavaş kırmasıyla başlar bu dönem. Öncelikle bir şeyler okur. Okuması sonucu zekası gelişir ve çevresinde olup biteni daha iyi fark eder. Bunların sonucunda özgüvenini ne üzerine inşa etmeliyim sorusuna cevap bulur.

Muhammed: Peki bu durumu kişinin kendini kabullenmesine bağlantılı olarak nasıl açıklayabilirsin ?

Mahir: Kendimden örnek vereyim. Tatillerimin tüm gününü okuyarak ve toplum bilimini inceleyerek geçiririm. Bir süre sonra insanların içinde yürürken dikkatli baktığım insanı analiz edebiliyordum. Neye yatkın oldukları, doğaları gereği nasıl davrandıklarını, bu bilgilere, sadece gözlemle ulaşabiliyordum. Onları, onlardan daha iyi tanımak bana özgüven veriyordu, sonra bu durumun etkisiyle kendimi analiz ediyordum (eleştiriyordum). Hatalarımı görmeye başladığımda kendimi tanımaya sonra kabullenmeye başladım. Örneğin; emir almayı sevmem. Bu özelliğimi değiştirebilir miyim diye garsonluk yaptım. İmkansızdı sinirden köpürüyordum ve bu özelliğimi asla değiştiremeyeceğimi anladım. O günden beri emir almayı sevmediğimi kabullendim.
Muhammed: Bağlantıyı harika şekilde örneklendirdin.

Mert: Yani Mahir diyor ki; '' ÖZGÜVENİNİZİ İNSANLAR İLE DEĞİL, BİLGİ İLE DENGELEYİN VE BESLEYİN.''

Mahir: Bunu kimse senden daha iyi anlayamazdı.

Kamil: Bu yazı için özet yazsak kısaca şunu söylerdim; bilgi denen sudan içmeyen hayatın diriliğinden yoksun kalır.

Muhammed: Bilgi ısırık almamız gereken bir elma.

Mahir: - Özgüvenini sadece kendi üzerine ve bilgi üzerine inşa et.
            - İnsanlar doğaları gereği kendilerinden daha iyisini etraflarında istemezler. İstisnalar olabilir.                Bu nedenle özgüvenini karşı cins üzerine bağlama. O ipleri çözecektir.
            - Okuyup zekayı geliştirmek ve kendini tanıma sürecini başlatmak.
            - Ve kesinlikle bilgi ısırık almamız gereken bir elma.

Söyleşi burada sonlanmıştır.
Tek yapmanız gereken zamanınızı öğrenerek tatlandırmak ve sonucunu gülerek izlemek.




Yorumlar

Yorum Gönder