ARINMA



Salih biri olmaya ve tevazu sahibi olmaya çalıştım, insanlara rağmen.
Eskiden arkadaşlarla bir araya geldiğim de '' dünyadan haberiniz var mı ? '' gibisinden sorular sorardım.
'' Beyler adamlar beyin ameliyatı yapabilen robotlar ürettiler, haberiniz var mı ? '' derdim ve '' iyi kanka '' cevabını alırdım sadece.
Onlara uyum sağlayamadığımı hemen anlardım, uyum sağlamam için futbol ile alakalı falan konuşmam gerekirdi çünkü.
Bende futbolu sevmem, müsrif herifler maç olduğu gün arabalarının kornaları ile kulak tırmalarken, hızlarını alamayıp sağa sola ateş de açabiliyorlar.
Adamlar futbolcuların bilmem kaç milyon dolara transfer olduklarından falan söz ederlerdi.
'' Mahir sen niye konuşmuyon lan ? '' dediklerin de ben dinlemeyi seviyorum derdim.
İşte yine bir akşam çıktık yine futboldan falan bahsediyorlar işte, ortama sessizlik hakim olunca ''bana müsaade''  dedim.







Futbola bu derece bağımlı olmak bana ahmakça geliyor. Ufku geniş olan biri dünyayı takip ediyordur, ne oluyor ne gidiyor diye. Yani demek istediğim milyon dolarlık transferlerden bahsetmek, aklını kullanan adam için son şey bile değildir. ( Burada futbolun delisi olan insanlar salaktır demiyorum ama böyle anlayanlar çıkacağı için bu açıklamayıp yapayım dedim. )
Bir yandan bu durum için sitem ediyorum, ne zaman bir arkadaş edinsem konuşacağımız şeyler sınırlı kalıyor  genellikle. O beni anlamıyor ben onu anlamıyorum.
Mesela arkadaş ortamında ne zaman Oktay Sinanoğlu'ndan bahsetsem öküz-tren ilişkisi kuruyoruz.
Milyonda bir çıkacak adamı tanımıyorlar lan. Adamın Türkçe dili için verdiği mücadeleleri bilseler ve akıllarını kullanmaya başlasalar '' nasıl yaşıyor muşum lan ben ? '' diye tefekkür ederler.

Bana, futboldan, hevalardan veya paketimde kaç sigara kaldığından bahsetmediğim için '' filozof '' mahlasını verdiler. Bu mahlası vermelerinin gayesi de beni ciddiyetsizleştirmek için, çünkü onlara uyum sağlamıyorum.
( Bu arada sigara içmiyorum, nikotin bağımlılığını da ahmakça buluyorum. )
Zevkten içiyorsunuz lan işte, bunun için önüme alakasız ve ekstrem düşünceler koymayın.
Mantıksızlığa katlanamayan insanlardanım ben çünkü.







İnsanlar kendilerinden hariç başkalarının başarısına tevazu ile bakmazlar.
Çamuru eline alırsın, yumruk yapıp sıkarsın. Sonra o çamur bir şekilde  parmaklarının arasından veya farklı bir yol bularak fışkırır.
İşte insanlarda böyle. Bunu kabul ettirirsen, şunu anlatamazsın. Yaranman imkansızdır o nedenle '' sen çok değiştin ya '' gibisinden cümleleri umursamayacaksın.







Farkındalık mı ? Hayatım onun üzerine kurulu ve her bir düşüncem ondan bir parça barındırıyor.
Bekaretini kaybettiğin de batıya biraz daha yaklaştığını sanan kezbanların hakkımda ne düşündüğünü umursamıyorum. Yani ortam yapacağım diye şekilden şekile girmiyorum.
Kendi hayatımı yaşıyorum. Kendi zekama ve kendi beğenilerime güveniyorum, başkalarının beğenilerine güvenerek yaşamıyorum.
Posta kutusunda kişisel gelişim kitabı önerisi istiyorlar. Belirteyim, kişisel gelişim kitapları okumuyorum, bi ara meraklandım okudum hatta ama bir bok katmadı.
İçine birkaç kezban dolmuş sığırlar alabilirler ama. Nefesimizi evrene gönderelim, o bize mesaj verecek. (Sesli güldüm)






Alerjim var, tanımadığı kişiler hakkında atıp tutan, hiçbir şekilde yaranılmayan insanlara.
Zaten dünyayı yönetenlerin geçim kaynakları bu gerizekalılar değil mi ?
Sevgililer günü,
Anneler günü,
Babalar günü,
Ve özel gün diye kakılan bir çok gün.
Çoban sürüyü istediği yere sürer, sende evrene kokan nefesinle mesaj göndermeye çalışırsın.


Sevgilerimle.













Yorumlar

Yorum Gönder