Bugün mezarlık ziyaretindeydim. Geç oldu ama fırsatımız
olmadı bayramda gitmeye. Eskiden, çocukken, mezarlık ziyaretlerini sıkıcı ve
gereksiz bulurdum çünkü büyüklere çöken ani ciddiyet beni sıkardı. Çoğu yerde
eğlenmeme izin veren insanlar bu yere gelince, uslu olmamı, saygısızlık
yapmamamı öğütlüyorlardı. Neticede ölümün olduğu yerde daha ciddi bir şey
olamazdı. En azından kuralına göre oynamak lazımdı.
Ama bugün gördüğüm bir manzara beni sinir küpüne çevirdi. Böyle delirtti, ona buna sövüp sayacak konuma getirdi. Hani arada olur ya çevrenizde olan her şeye sinirlenir, küfretmeye başlarsınız. İşte bu duygu ele geçirdi beni.
Akrabamız olan merhumu ziyarete doğru adımlarken, aynı anda bizimkinin az yukarısında da bir defin işlemi vardı. Yirmi kişilik bir erkek grubu gelmiş, hiç kadın yoktu. Acaba böyle bi adet mi var diye düşünmedim değil. Defnederken çevrede kadın olması, bi hacı hoca tarafından uygun mu görülmedi, nedendir hiç kadın olmaması? Neyse, bulurum ben onun nedenini sonradan.
İşte bu taze cenazeyi defnedecek olan tayfaydı beni sinirlendiren. İnsanlığa olan öfkeyi körükleyen. Ortada bir ölüm var. Havanın sıcak ve nemli oluşuna aldırmadan her zaman soğuk rüzgarlar estiren bir yerdesiniz. Ölümün en çok kol gezdiği yer. Savaştan sonra. Fakat gelgelelim bu tayfa herhangi bir insanla olabilecek en son münasebetini, yani ölümü, taze mezarın başında espri yaparak ve geyik döndürerek geçirdi. Tam gözümün önündeydi bu manzara. Kefen, içinde yatan ölü bedenle toprağın içine koyulurken bile devam etti bu. Sessiz olmak, durumun ciddiyetini kavramak yok. Öyle bir şeyi hayatlarında bir kere bile duymamışlar ki. Havada sürekli “Yha geçen bizim, Hayri Emmi hastaneye yatırılmış bilin mi ya? Kanser diyolar.”, “Aa valla mı ya, geçmiş olsun. Adam da ölmüş he.” Gibi saçma sapan, alakasız laflar. Ölen adamın cesedini gömecek olan adamlar bunlar ise, ya gerçekten bu ‘şey’, insanın başına gelebilecek en büyük saygısızlıklardan biri, ötesi yok. Yok yani, öldükten sonra ne olabilir ki daha fazla. Senin cesedin orada, ölmüşsün. Bakın bir daha söylüyorum, ÖLMÜŞSÜN. Daha ne gerekir en ufak bir saygıyı hak etmek için? Senin kefenini koyan adam seni gülerek gömüyor ve sorsan bu insana, “Ne yaptım ki?” der. Eminim, ne yaptığının bile farkında değildir bunlar.
Bakın, hayatta bazı durumlarda ciddiyet şarttır. Genel olarak çoğu insan bu ciddiyeti yanlış yerlerde yoğunlaştırsa da, aynı benim gibi, ciddiyet hakikaten bazı durumlarda bir zorunluluktur. Ve bunun en zaruri olduğu yerlerden bir tanesi de ölümün olduğu yerdir. Onun olduğu yerde söze gerek yoktur. O zaten kendini çok güzel ifade eder. Kalbinizin en derinliklerinde kendi varlığını bağırır. Onu boş veremezsiniz. Görmezden gelemezsiniz.
Tüm bu dediklerimi yapabiliyorsanız eğer, zaten siz çoktan insanlıktan çıkmışsınızdır. Yapacak çok da bir şey kalmamıştır. Zaten dinleyeceğinizi de hiç sanmıyorum. O yolu çoktan geçtiniz siz.
Ek olarak bu vefat eden zavallı adamın en yakınları, oğulları, kızları, annesi veya babası oradaysa eğer; sizler zaten bitmişsiniz olum. Sizden bu ülkeye, bu dünyaya bi sik olmaz artık. Ot gibi yaşayın, siktir olun gidin bu diyarlardan.
Kendinize dikkat edin. Görüşürüz.
Yorumlar
Yorum Gönder