İnsan Kimyası (Toplum Kaygısı)

Selam Platon.
İyi geceler herkese.

Bizlerden bahsedeyim biraz.

Sonu olanı amaç edinmekle o kadar yetenekliyiz ki,sonu olan şeyleri hayatımızın merkezine koymaktan hiç çekinmedik.Sonu olan şeylere,hayatımıza yön verecek,kendi karakterimizden ödün verecek,gerekirse bu uğurda yolumuza çıkanlara zarar verecek kadar bağlandık.Peki neden ?

Aslında bizler hiçbir zaman sonu olan bir şeye kendimiz istediğimiz için değil ''BAŞKALARI''istediği için bağlanırız öyle değil mi ? Bunun en basit örneği senin olmak istediğin şey ile,ailenin senden istediği şeyler arasında uçurum kadar fark vardır. Bugün senin giyimin de bile şu moda denen zımbırtı etken olurken,gerçekten seveceğin işi yapacağını mı düşündün ? Bir düşün arkadaşım,sabah uyandığında bile kafanda başkaları ile ilgili şeyler var,kafanın içinde binlerce kaygı ve bunların doğurduğu huzursuzluk vücuduna hücum etmiş şekilde.Sabah uyandığında bile bunlar var senin kafanda.İtiraf et giyeceğin kıyafeti bile kendin sevip sevmediğin için değil,''güzel görünüyor ya beğenilir'' dediğin için giymek istiyorsun.

Burada anlatmak istediğim ne biliyor musun ?
Senin ihtiyaç duyduğun şey markalı kıyafetler mi sence ?

Çok basit bir örnek vereyim.

Metal dinliyorsun ve bunun çevrendeki insanlar tarafından bilinsin istiyorsun.Bunun için ne yapıyorsun ?
Ya saçlarını uzatıyorsun,ya kolye takıyorsun ya da siyah bir deri ceket.Bu konuda sana binlerce örnek verebilirim ben.
Ama senin en kolay anlayabileceğin şekilde örnek veriyorum.
Bak arkadaşım metal müzik dinliyorsan bunun insanlarca bilinmesine gerek yok,sen onu ruhunda yaşa,içinde yaşa,kitleye ihtiyacın yok.Eski bir hırka giymen senin metal müzik hayranlığına zarar vermez.Aslında burada senin omuzlarında ki sorumluluk az,çünkü  metal müziği sana öyle lanse ettiler,deri ceket giymezsen kendinde hep bir eksiklik hissediyorsun ve bunun metal müzik hayranları tarafından kabullenilmeyeceğini düşünüyorsun.
Yani sen beğenilmek adına kendine eziyet ediyorsun.
Kendi düşüncen yokmuş,boş bir tenekeymiş gibi hissediyorsun.
Aşağılık duygusuna kapılıyorsun.

Fakat ruhun feryat ediyor,topluma karşı beğenilme kaygısı güderken kendi ruhunu köreltiyorsun,karnın acıktığında miden seni uyarır fakat ruh feryat ettiğinde seni uyarmaz,kafanı çalıştırıp anlaman lazım.
Sen nasıl midenin açlığını gidermek için gıda alıyorsun,ruhunun da feryatlarını azaltman için ruhun gıdasını alman lazım.
İnsanlar ruhun ne istediğini anlayamadıkları için onu sigara,alkol ile oyalamaya bakıyorlar veya bunun gibi saçma alışkanlıklar ile.Fakat bir süre sonra ne oluyor ?
Yine oflamaya puflamaya başlıyorsun.
Sonra diyorsun ki ''moralim bozuk,ruhum daralıyor'' İşte bu sözler ruh hastalığının ilk evresidir aslında.
Kafanı çalıştırman lazım,çünkü ruh hakikatı ister,onun gıdası hakikattır.
Yani sen ruhunu fani şeyler ile değil baki şeyler ile doyurmalısın ki azap çekmeyesin.
Yarın şunu yap.
Çık sokağa, insanların sırf güzel görünmek uğruna nelerden vazgeçtiklerini bir gör.Hepsi ölçüsüz.Süslenmişler,püslenmişler, güzel görünmek istiyor,ilgi görmek,ortamdaki tüm dikkatin onun üzerinde olmasını istiyor.Sevilmek istiyor.

Birkaç dakika yürü sonra bir daha bak etrafına.
Aslında güzelliği için peşinde koştuğun insanların ne kadar cahil olduklarını gör ve korkak olduklarını gör.
Kendinin de ne kadar cahil olduğunu gör.
İyi olduğunu düşündüğün kişilerin ne kadar kötü olabileceklerini gör.
İnanıyor musun bana ?


Ama ölçü olmadıktan sonra sevilmenin anlamı olur mu ?
Diyelim çok güzelsin,peşine düşen senin o naif güzelliğin için peşinde.Bu fanidir lakin.
Diyelim bir kaza geçirdin,yüzün yandı.Sence o peşine düşen kişi senin bir daha yüzüne bakar mı ?
Bugün o kişi sende o güzelliği görüp peşinden koşmuşsa,sende o güzelliği kaybettiğin vakit,o kişi başka güzelin peşinde koşmaya başlar.
Sonra ne olur ?
Ruhuna gıda vermediğin için feryatlar edeceksin,güneş doğsa bile anlam ifade etmeyecek sana.
Eğer ruhuna gıda verseydin bedenini ne pazarlamaya kalkardın,ne de bir gün seni bırakıp gidecek,hatta sadece çıkarlarını düşünüp,çıkarları bittiğinde de seni terk edecek olan insanlara güzel görünme kaygısı duyardın.

Bunları pürdikkat okuduğunu düşünerek söylüyorum.
Sence senin çirkinliğinden başka büyük bir sorunun yok mu ?
Çünkü sen ve ruhun feryat ediyorsunuz.Peki ne için ?
Fani olan bir şey için.

Yeteri kadar tecrüben olmadığı zaman,güzel görünme kaygısının ne kadar saçma olduğunu ne zaman anlarsın biliyor musun ?
''İnsanlar seni terk ettiklerinde'' gibisinden bir cümle kullanmayacağım.

Düşün başına büyük bir olay geldi.Bir trafik kazası.Çok acı çekiyorsun,öleceğini hissediyorsun.Sonra diyorsun ki ''bunun için miydi lan her şey''evet arkadaşım aynen böyle diyorsun.O an sizi sadece güzelliğiniz için seven insanlar için de diyorsunuz ''onlar için miydi lan her şey''

Böyle bir durumu bizzat yaşadım.Sonra hayatımın merkezine hiçbir insanı koymadım,kimseye güvenmedim.Sonra gördüm ki kimse yanımda değil,hiçbir arkadaşım.

Yani benim sinir hastası okuyucum,birileri için güzel görünmeyi bırakta ruhuna gıda ver artık.
Birisi seni gerçekten güzelliğin için değil,fikirlerin için seviyorsa bu kalıcıdır.Bu da ruh ile alakalıdır.
İyi geceler sana.Bu dediklerimi de sakın unutmayasın.

Çok darbe yemiş,insanlara olan güvenini tamamen yitirip gerçekçi bir bakış açısına sahip olmuş,bundan sonrada hayatının merkezine sadece Allah'ı koymuş kişilere selam olsun.






Yorumlar